Otizm Spektrum Bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan, başlıca sosyal becerilerde ve iletişimde sorunlara neden olabilen nöro-gelişimsel bir farklılıktır. Bugün, otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte hem genetik temellerin hem de çevresel faktörlerin etkileri üzerine çok sayıda araştırma yapılmaktadır.  Otizmin çevresel faktörlerden kaynaklanabileceği ve/veya genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir.

Otizm Spektrum Bozukluğunda; yakınlık oluşturma, duygusal hareketleri sürekli bir şekilde gösterme ve duygusal içeriğe uygun sembol ve kelimeler kullanma becerilerinde sınırlılıklar görülmektedir. Otizmli bireyler konuşmanın anlamsal ve sosyal kullanım boyutlarında sorun yaşayabilmektedir, ilgilerinin sınırlı olması, otizme eşlik edebilen zihin engeli, sözel uyaranları izleme konusunda yetersizlik ve isteksizlik, çevresel uyaranlara kapalı olma durumu yeni sözcükler öğrenmelerine ve öğrendiklerini genellemelerine engel olabilmektedir.

Dil-konuşmanın, sosyal etkileşime girmenin de en temel unsuru olduğu göz önüne alındığında dil ve konuşma terapisinin önemi ve gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle dil ve konuşma terapistleri ayırıcı tanı sonrasında, bireyselleştirilmiş program geliştirme ve uygulama ekibinde yer almakta; gereken terapi ve danışmanlık hizmetleri ile aileler ve uzmanlarla işbirliği içinde çalışmaktadır.